Ne musâhib bulunur derd ü ğam-ı yâr gibi
Ne ferâğat yéri var gûşe-i hammâr gibi
Bir bölük başına gün toğmaduk üftâdelerüz
Yérlere çalma igen sâye-i dîvâr gibi
Getürüp nokta gibi ortaya atdı beni çarh
Başladı kendü kıyı çizmege pergâr gibi
Yaralu kollarumı dâğ-ı ğamuñdan néce bir
Destmâl ile asam boynuma tûmâr gibi
Ol kıyâmet beni ferdâya salup ÂHÎ hemân
Yarına kaldı işüm va‘de-i dîdâr gibi