Ankara Şiirleri

1 Vatan Haini şiiri Nazım Hikmet ŞiirleriNazım Hikmet
440 kez okundu0

“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

2 Ankara Acıları şiiri Nurullah Genç ŞiirleriNurullah Genç
346 kez okundu0

hüznümün dudağıdır gökte açan karanfil
talih, bir cellat gibi vurdu yüreğimizi
ateşler ülkesinde o ve ben, iki mahkum
kâh bir sevda çölünde parlayan ay ışığı
kâh rüya bahçesinin zehirli sarmaşığı
uzaklardan bir rüzgar esiyor efil efil
sessizlik, acze düşen bir hayal kadar sefil

şimdi gül, ey korkular şehrinin yelpazesi
hasretin o en uzun, acının en tazesi
neden hala tütüyor burnumda karanlığın
ruhum neden yıllardır kahrının pervanesi

bu esrar senin midir, yoksa gemilerin mi
hemen hergün bir yıldız kayıyor gözlerinden
gözlerin kan ağlayan deniz kadar derin mi
yoksa habersiz misin ruhumun kederinden

ah, bağrımda pütürlü bir bıçak kadar keskin
tabutumu bekliyor ankara acıları
bu ne bir aşk masalı, nede heyula ve kin
dumanlı bir çöküşün en kara acıları

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 15.11.2000 11:40:00

3 Ankara’ya Vardığımda Bembeyaz şiiri Nurullah Genç ŞiirleriNurullah Genç
460 kez okundu0

Heyecan ki, bitimsiz bir fırtınaydı o gün
Sarsılıyordu zaman, ufuklar ve kardelen
Bir bekleyen var beni karanlığın kalbinde
Gidiyorum; yıldızlar mütebessim, ay derin
Efsaneler yurdunun has bahçesine sessiz
Gidiyorum; aynalar unutsun mevsimleri
Gökkuşağı olmalı gökyüzünde gözlerin

Yollar nasıl da mağrur, kıvrım kıvrım mutluluk
Her şey kayıp gidiyor altından ellerimin
Bir bekleyen var beni uzakta ve çaresiz
Dağlara bakıyorum: Duman duman ayrılık
Hava biraz bulutlu, biraz dalgın ve ayaz
Ömrüm bir muammanın avuçlarında şimdi
Düşlerim, Ankara’ya vardığımda bembeyaz

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 22.1.2009 23:43:00

4 Ankara’dan Ayrılırken Kırmızı I şiiri Nurullah Genç ŞiirleriNurullah Genç
467 kez okundu0

Ne kadar da güzelmiş akşamleyin ağlamak
Her gözyaşı damlası bir rüya çeşmesidir
Böylesine içten mi bakarmış insana gök
Bulutları karadır unutulmuş bir tenin
Toprak desen, rengârenk bir yalnızlık, bin umut
Hıçkırmak, en vefakâr çiçeğin yaprağında
Bulmakmış o efsunlu yıldızını gecenin

Kırmızı önce bahar, sonra tahtında ömrün
Saba Melikesi’nin kıskandığı bir hayal
Kızılay’da kuşların bembeyaz kanatları
Karanlık dağıtmasın diye efkârımızı
İnletir Kocatepe önünde o kırılgan
Son koşuyu bekleyen doludizgin atları
Alevdir, Ankara’dan ayrılırken kırmızı

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 20.1.2009 22:27:00

5 Ankara’ya Vardığımda Bembeyaz II şiiri Nurullah Genç ŞiirleriNurullah Genç
342 kez okundu0

Bu şehir böyle değildi eskiden
Bir buzullar denizi, gölgeler ülkesiydi
Hangi el dokundu dudaklarına
Hangi gözyaşları intizar ile
Yıkadı bu şehrin karanlığını
Ne kadar güzelmiş akşam, ikindi
Gecesi bir rüya, sabahı bayram
Bu şehirde her şey bembeyaz şimdi

O müstear şarkı
Su yüzlü dilâ
Kim bilir hangi evde, hangi sokağındadır
Belki de hanların otağındadır
Ayın pırlantası
Yıldızın hası
Gezginlerin hâlâ bulamadığı
O mahmur yürüyüş
O gök cilâsı
Kim bilir, belki de Kafdağı’ndadır

Sorsaydım bu şehrin aynalarına
Sizin de başınız döndü mü bir gün
Karardı mı gözleriniz ansızın
Uğradıysa kalbe bir bahar, bir yaz
Belki de yüzünden yayıldı onun
Ankara’ya vardığımda bembeyaz

Eskiden böyle miydi bu şehrin kuşları
Dalgaları bulur kan denizinden
Taşırlardı ıssız bahçelerine
Şimdi her birinde Leyla tutkusu
Rüzgârı alarak kanatlarına
Bakıp bakıp uçuyorlar bir yere

Rüyaları böyle miydi eskiden
Ölüm esrarengiz prangalarla gelir
Takılırdı şehrin ayaklarına
Şimdi kapılarda Züleyha çiçekleri
Pencerelerde leylâk
Ateş bile mutlu, serin mi serin
Ey ruhumun kalbi
Kalbimin ruhu
Hasret yalnızlığın duvağını açıyor
Yokuşlarda gülümsüyor gözlerin

Beyaz bir uçurtma, beyaz bir bulut
Işıldayan bir yay
Ve bir dolunay
Az kaldı dağların küçülmesine
Ey kalem onu yaz, onda beni yaz
Biliyorum; sesler susacak: Hep o
Görüntüler kaybolacak: Yalnız o
Ankara’ya vardığımda bembeyaz

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 24.1.2009 23:28:00

6 Ankara’dan Ayrılırken Kırmızı II şiiri Nurullah Genç ŞiirleriNurullah Genç
357 kez okundu0

Susuzdum; çöl kalbimin
En ağrıyan yanındaydı o akşam

Çocukluğumda ırmakların
Terk edip gittiği her yerde bana
Bir korku kalıyordu
Bir titreyiş
Bir sızı
Yeniden büründüm yer kabuğuna
Dumanlı dağlara savurdu beni
Ankara’dan ayrılırken kırmızı

Düş yangınlarımda açan çiçeğin
O dupduru, gözyaşıyla ıslanmış
Yaprakları arasına
Ömrümün en nazenin
En karanlık sırlarını bıraktım
Şimdi her birinde bir Leyla kelebeği
Alıyor ruhumu kanatlarına
Kafdağı’ndan avucuma sessizce
Bırakıyor ay bakışlı bir kızı
Kendimi arıyorum yine yollarda
Çürüyen köklerde, kırık dallarda
Sonsuz bir rüyayı getirdi bana
Ankara’dan ayrılırken kırmızı

Kendi dalgalarına
Düşman bir deniz mi yoksa gözlerim
Bu yüzden mi fırtınalar
Mutluluğun yorgun gemilerini
Batırıyor kanlı kirpiklerimde

Al beni sultanım, götür buradan
Ardımda ne izim, ne yazım kalsın
Bilmezdin; bilemezdin bir zamanlar
Kartalları öldürürken avcılar
Issız ülkesinde yalnızlığımın
Gizemli bir süreyyayı
Aradığımı çocukluğumda
Bazen mağaralar yutardı ellerimi
Bazen de kuşlar
Tutup ellerimden uçurur beni
Konarlardı sevda çınarlarına

Ankara’dan ayrılırken kırmızı
Civanperçemiydi, zülüfte candı
Kırmızının olmadığı her sokak
Her ev çaresizdi, loştu, zindandı
Pencereler kapılardan
Kapılar gökyüzünden sorardı bulutları
Kim bilir hangi yıldız
Bekliyordu güneşin bir simsiyah
Samanyolu’ndan doğacağını
Şiir ki, rüzgârdı orda, cânandı
Gecenin kalbinde yanmıştı yazı
Ah bir görseydiniz, hasret şivandı
Onsuz gönül yurdu boştu, virandı
Koparıp götürdü benden beyazı
Ankara’dan ayrılırken kırmızı

Nurullah Genç
Kayıt Tarihi : 21.1.2009 21:31:00