Bu Garip Adam

Bahattin Karakoç

5 Mart 1930 -
  • 719 okuma
  • 7 yıl önce
  • Yorum Yok
0 ● 5 0 Oy

Dünya gurbetinde bir yalnız adam,
Buzlu suya sokmuş ayaklarını…
Bir yanar, bir üşür böyle her akşam,
Sözcükler zehirler dudaklarını.

Kıvrım kıvrım akan bir sudur hayat,
Bazen sımsıcaktır, bazen çok serin.
Sabaha tazedir, akşama bayat,
Ürperen ruhudur kelimelerin.

İnsan tilki değil; deve, at değil,
Topraktan halkolmuş mustarip insan.
Belki biraz sudur ama ot değil,
Çileyle özdeştir bu garip insan.

Kafese tıkılmış kuştur yüreği,
Sığınacak emin bir çalı arar.
Neylesin kazmayı, beli, küreği
Küskün bir adamın neyine yarar?

Konuşsa ağzından lavlar akacak,
Hep sussa, yakışmaz bu hal diriye,
Ağlasa bulutlar çakmak çakacak;
Nerden geldi, nere gider, ne diye?

Septik bir tebessüm kalbi yaralar,
Güven veren kurt sürüsü var mıdır?
Birileri her defteri karalar,
Ey BİR olan, yollar sürgit dar mıdır?

Yorgunluk ne derin bir nehir böyle,
Yalnızlık ne deli mistik bir duygu…
Efkâr dağıtamaz kavalla, ney’le,
İnsan daha toprak, insan daha su.

Can alıcı ikide bir görünür,
Der ki: -İltimas yok, artık hazırlan;
O gelirken her kılığa bürünür,
Bir gözü kemiktir, bir gözüyse kan.

Yaşamak bir mercek oyunu bize,
Bazen bir sevdadır, bazen bir kadâ.
Gece Ay’dan kızlar iner denize,
Gündüz korsanlarla dolar her ada.

Ey cilası fanî vahşi tantana,
Çökmeyen saltanat var mı evrende?
Sükûtun rengini anlat sen bana,
İnsanım, en derin uçurum bende.

Bu gurbet dünyada bu garip adam;
Yüreğiyle sunar adaklarını…
Hülyâlara dalar böyle her akşam,
Yolar yolar atar parmaklarını…

Bahaeddin KARAKOÇ (Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman / Ayışığında Serenatlar – Sıla Kitapları / İstanbul -2001)

Bahattin Karakoç

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir