– Merhum Nedim AKIL’ın güzel hâtırasına…
_______________Ey Nedim, Can Nedim kış erken geldi;
_______________Canını aparan kuş erken geldi:
Nerden bakarsan bak, hayat bir oyun,
Kimi “Oh! ” çekiyor, kimi “Vah! ” diyor.
Denge kuramıyor gölgenle boyun
Her oyunda ecel sana “Şah! ” diyor.
_______________Hep bayırda gezdin, hiç düz görmedin,
_______________Yüzüne benzeyen bir yüz görmedin:
Bir ömür harcadın yâdellerinde
Sılayı dönünce yedin vurgunu…
Tabipler umarsız, yaran derinde
Ah acı yumağı, düşler yorgunu!
_______________Senin kalemini kıran güçlü el
_______________Seni bir vuruşta dağıttı tel tel:
Azrail’in mürekkebi karadır
Yine imza attı bu sonbahara.
Sükûtunsa kanayan bir yaradır,
Er düştü mevsimin karı dağlara.
_______________Tozutur da deli boran tozutur
_______________Irmaklarca saçlarını kazıtır:
Gökyüzüne bakan kapın kapalı
Soğuk toprakları çektin üstüne.
Başını bekleyen bir taş, bir çalı
Kimse kalem tutuşturmaz destine.
_______________Ey Nedim, Can Nedim çile yumağım
_______________Kurudu acıdan dilim, damağım:
Bir tıkırtı olsa seni sanırım
Camlar buğulanır, gözler ıslanır
Saçak bulutları iyi tanırım
Tüm garipler acılarla beslenir.
_______________“Hûma kuşu yükseklerden seslenir”
_______________Hasretinse yüreğimde üstlenir:
Gittin, gelemedim uğurlamaya
Haber uzaklara telsizle geldi
Küskün küskün baktım yıldıza, aya
Gecenin boyunca ah’ım yükseldi.
_______________Bu sabah kalktım ki gökler ağlamış
_______________Dağlar başlarına kara bağlamış:
Tel koptu, ne yapsın şaşkın tezene?
Bu seferin yoktur geri dönüşü
Bu haberi vermek zordur teyzene
Hayra yoramadım gördüğüm düşü…
15.10.2006, Gölbaşı / Adıyaman
Bahaeddin KARAKOÇ