Zaman da değil
Gidilebilse, ne çok iz kalıyor geride.
“Belki zaman”, diye düşünüyor adam:
“Zaman eksiltebilir birikeni”. Oysa ne
zaman, ne de ona benzer şeyler – ona
benzer şeyler? – silebiliyor mekana
sinenleri. Eşyalar değiştirilse de, yeni
badana yaptırılsa da degişmiyor ağrının
kurduğu sıra: Değişmiyor çünkü sokak
adları, değişmiyor şehirler ve insanlar,
dünden bugüne inatla yürüyen inatçı
mantık: Her mevsim, her dolunay,
yağmurlar, bahar aldatmacaları,
her kuyu, her kule, her balkon,
kadehler, mumlar, köpükler,
her kırmızı, her siyah, her gri,
her uyku, her düş, her uyanış
– yer etmişse – aynı çiviyi isteyen
bir delikte tıpatıp zonkluyor.
“Zaman da değil”, diyor adam,
kimse yokken, yüksek sesle.
Yeni bir iz kalıyor orada, o an.