Hâr u hâşak-ı der-i yâri getürdükce sabâ
Kabrüm üstinde bulur serv ü semen neşv ü nemâ
Hâyil olsa hüsnüne zülfün tolar ‘anber cihân
Tâb-ı hûrşîd olmasa olur beli sünbül hevâ
Kuşca cânum sîne-i kabrine cevr âzâd kıl
Küşte-i ‘ışka buyurmaz mezheb-i gam kan-behâ
Oklarun bana irişüp kol kanad olmış durur
Murg-ı cânum talbınur uçmaga kûyundan yana
Başa varılmaz imiş gîsû-yı ‘anber-sây ile
Rîze rîze olmayınca şâne gibi ‘Âşıkâ