İlkbahar Şiirleri

1 Ağıt şiiri Ülkü Tamer ŞiirleriÜlkü Tamer
960 kez okundu0

Bu toprakta kalır adın
Tohumların arasında
Yeşilinde tarlaların
Başakların sarısında

Yıllar geçse de aradan
Kopar gelir ırmaklardan
Işır yine kurşunlanan
Dostlarının yarasında

Günü gelir dağa çıkar
Yıldızlardan şiir çeker
Kanımızı siler yıkar
Suların en durusunda

Bir annedir bir kardeştir
Ovalarda bir ateştir
Sırasında hayat verir
Ölüm saçar sırasında

Bayrak olur bize yarın
Rüzgârıyla ilkbaharın
Dalgalanır genç kızların
Gözlerinin karasında

2 Çocuklar Gibi şiiri Sabahattin Ali ŞiirleriSabahattin Ali
1024 kez okundu0

Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim her dakika hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi

Bazı nur içinde, bazı sisteydim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi

Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi

Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi

Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi

3 Hepyek Üzerine Düşünceler şiiri Fazıl Hüsnü Dağlarca ŞiirleriFazıl Hüsnü Dağlarca
768 kez okundu0

Bir dev şehveti parlar,
Talihi ta içerden kemiren güvede .
Sararır parmaklarımız bir ışık azalmasından,
Gelir bütün ihtimallere karşı,
Kahvede.

Hiç umulmadığı vakit, gaipten,
Ki duyulur ağrıyan bir yerde, bir ses
Gözlerin sabırla büyüdüğü anda,
Civar civar,
Ölülerin ellerine lâdes.

Bir oyun, kahbelerin yumuşaklığında,
Düğümler içinde düğüm.
Duyulur, yitmiş hayvanın sıcaklığıyla çağırdığı
İnsan bilincinin dışında, sebepsiz, korkunç
Atomlar kadar küçüldüğüm.
Açılır, bismillâh demeden,
Ormanlar karanlığındaki çılgınlâle.
Çalışmanız bir koku gibi yok olur,
83 kilosunuz, 31 yaşındasınız,
Cinlerin terazisi almaz kaale.

Hepyek beyaz yarasalar uçar odalarda,
Garip rastlantılarla gündüzünden.
Aksilik, meyvalarında olgun ve kırmızı,
Senin uğruna salıncaktaki çocuk ağlar,
Evdeki kadın aç, senin yüzünden.

Karşındakine bir başka değer verir
Uzaktan gelen gölgeler bunca.
Nasıl anlamazalın, esrarlı öpüşünü düz, soğuk
Gönül nasıl ürpermez,
İnsanlardan sonrasını bulunca.

Hiçbir zaman kalbe bir yakınlıkla durmaz,
Gelmiş ve gelecek ruhların işi
Kaderle, bir ipek, ipliği düşünden,
Dallarda ve sıcak havada,
Ecelin eğilişi.

Olur yaz, kış, sonbahar, ilkbahar,
Nefis, olmaz.
Bütün olaylarında namussuz şehirlerin,
Düşer, daha kötüye düşer, daha iğrence düşer,
Yaşamak pis olmaz.

Uykusuz geceleri eski memleketlerin,
Susamış hastalara su gerek.
Bekliyorum dönüşünü toprağın bir taş kadar,
Bir fincanın bilinmezle işlenmiş kıyısında,
Çini maçini severek.

Sağ ağarırmış, yüz buruşurmuş,
N’apacak güzelim, saç ve yüz, güzele?
Bir aşk ve oyun masasındayım,
Önümde siyah – beyaz bir düzlük,
Gele atıyorum, gele.

4 Beyoğlu’ndan Dolmabahçe’ye Taşınan Bir Aralık Akşamı şiiri Yılmaz Erdoğan ŞiirleriYılmaz Erdoğan
855 kez okundu0

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe’de, çay tadında….
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi… hani akrep’i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında….

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum…

Kadın, Beyoğlu’nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında… Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün… Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük…
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti..
.. Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış.. İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar… Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. Şimdi sana söylenecek tek cümle:

Bende sana yetecek kadar ben kalmadı…

5 Mevsimlik Şarkı şiiri Yılmaz Erdoğan ŞiirleriYılmaz Erdoğan
902 kez okundu0

kanıyor takvimden gamsız ağaçsız
evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar
güvertesinde adresini şaşırmış
kayıp bir nisan yağmuru

ömrümün sol anahtarısın
hazan makamının kapısını açan
ne nisanlar gördüm ben
ilkbahardan kaçarken
bir mızrapa tutunan

ne bileyim ben
böyle bir seydir herhalde
bir mevsimin şarkısı
ya da mevsimlik bir vivaldi sancısı…

ekim kasım işlerini öğrenirken bir keman
ağlamayı bir de,
şarkıya söz yürür,
yeşile aldanır suyun kudreti
ve sen hiçbir zaman
sol anahtarı yaptıracak bir çilingir bulamazsın
bana kalırsa sen,
ömrünün sonuna kadar,
o şarkının kapısında kalacaksın!

Ocak 1996

6 Nisanlık Öldü Mü? şiiri Yılmaz Erdoğan ŞiirleriYılmaz Erdoğan
896 kez okundu0

koşulacak bir sancı gibi inceden
genceden aktım geceye
ihtiyar sokaklarda acemi lambalar
ve ıslak bir ışık ilkbahara
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa..

çocuklar bulmuş, getirdiler
kanadı kırılmış bir nisan yağmurunu
nisan’ın kuyruğuna teneke bağlar mı insan,
çocuk olmasa?…
aşk şakasını kaldırır mı insan,
çocuk olmasa…

bir celsede boşanıyor mağrur bir yağmur,
nisanların yenildiği yalancı baharlarda..
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa !

Nisan 1995

7 Susuştu Yüzün şiiri Yılmaz Erdoğan ŞiirleriYılmaz Erdoğan
892 kez okundu0

bu ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun….

ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri

mayınlı bir gülümsemeyle
senin karasularında olmak,
üstünde ilkbahar bir entari,
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak…

yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
ne kadarını sustuk
konuştuklarımızın?….

Ağustos 1995

8 Acıyor şiiri Turgut Uyar ŞiirleriTurgut Uyar
1159 kez okundu0

Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar

9 Bakarsak şiiri Attilâ İlhan ŞiirleriAttilâ İlhan
703 kez okundu0

Zarif bir hüzündür bembeyaz dolaşan kuğuya bakarsak
Mücevher titreşimleriyle mütereddit bir akşam suya bakarsak
Fazlasıyla ısındı deniz kaynadı kaynayacak
Dipten bir deprem yaklaşıyor suyun üzerindeki buğuya bakarsak
Ne kadar yoksul ve çıplak görünürse görünsün ağaçlar
O kadar yakındır ilkbahar özsuyu yürümüş dallara uğultuyla bakarsak

10 Hacı Murad’ın Ölümü şiiri Attilâ İlhan ŞiirleriAttilâ İlhan
694 kez okundu0

hacı murad′la olduk eski kafkasya′da
ihtiyar çuvaşgili santur çalıyordu
ne çaldığı zaten anlaşılmıyordu
oğlu belki o saat asılıyordu
şarap patlak vermişti isyan masada

atlas gömlekleri boyundan ilikli
sabahlara kadar hançer dokuyanlar
mezmur okuyarak duvar duvar
dudaklarında karanlık ilkbahar
gözbebekleri çelik çekirdekli

çalarak getirdiği korkak tatarların
bakunin yazması kitaplarından
dinamitler yürür bakü sokaklarından
siyah bir toz olur doru kısraklarından
öfkeli kazakları II′nci nikola′nın

ölmek fısıldadıkça son semaveri
bulutlanır çay kristal fincanda
ıslıklar gizlice bilenir zindanda
bir ustura çizgisi azerbeycan′da
hacı murad′ın üzengileri

11 Rüzgâr Gülü şiiri Attilâ İlhan ŞiirleriAttilâ İlhan
841 kez okundu0

önümden çekilirsen istanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
sisler utanacak eğilecek
ağzının ucundan öpeceğim
saçına kalbimi takacağım
avcunda bir şiir büyüyecek
nerede olduğumu bileceğim

bu çıplak geceler yok mu
bu plak böyle ağlamıyor mu
camları kırmak işten değil
delirecek miyim neyim
kirpiklerimden mısra dökülüyor
kenya’da simsiyah yalnızım
yoksul bir şilepte gemiciyim
malezya’da yük bekliyorum
önümden çekilirsen istanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim

gözlerini söndürme muhtacım
ben senin aydınlığına muhtacım
yepyeni bir ilkbahar harcayıp
bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
rüzgâr gülünü arayacağım
oran’da pernanbouc’ta tombuktu’da
vinçler yine akşamları indirecekler
yine karanlığa bulaşacağım
gözlerin rüzgârda savrulacak

ikimiz iki sap buğday olsak
sen benim olsan ben senin olsam
bir gece vakti aklına gelsem
uykunu tutsam bırakmasam
seni kucaklasam kucaklasam
birbirimizin kalbini dinlesek
dünyanın kalbini dinlesek
büyük ateşler yaksalar
iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek

12 Ayşen şiiri Cemal Safi ŞiirleriCemal Safi
801 kez okundu0

İklimler çileme çare bulmuyor.
Mevsimler halimi sormuyor Ayşen…
Sakiler derdime derman olmuyor.
ŞarkIlar yaramI sarmIyor Ayşen…

İlkbahar, yaz derken hazanım soldu.
Murada ermeden miyadIm doldu.
Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu.
Senden başkasını görmüyor Ayşen…

Hasretin tüketti bütün varımı,
Seraba döndürdü hülyalarımı,
Ne kadar süslesen rüyalarımı,
Sabahlar hayıra yormuyor Ayşen…

Ağlarsan, matemin yağar geceme,
Gülersen, mehtabın doğar geceme,;
Lale devri geldi gönül bahçeme,
Senden gayri çicek girmiyor Ayşen…

Kapattın gönlümün sevinç yönünü,
Ümidim görmüyor sensiz önünü,
Takvimler bilmiyor dönüş gününü,
Saatler vuslatI vurmuyor, Ayşen…

Feleğe isyanım arttı gitgide,
Gençliğim su gibi aktı gitti de,
Ömrümü ellere sebil etti de,
Bana bir damlanı vermiyor Ayşen…

Ardından çilemem, çağlamam diye,
Yas tutup karalar bağlamam diye,
Kaç kez and içtiler ağlamam diye,
Gözlerim sözünde durmuyor Ayşen…

Ey alev yanaklım, volkan dudaklım,
Ne bir hilafım var, ne gizlim, ne de saklım,
Her şeye erdi de zavallı aklım,
Seni unutmaya ermiyor Ayşen…

DostlarIm namıma Ferhat dese de,
Ruhum aşk elinden imdat dese de,
Kör şeytan resmini yırt at dese de,
Ellerim bir türlü varmıyor Ayşen

Cemal Safi