Kan Var Bütün Kelimelerin Altında

A. Ali Ural

1959 -
  • 1131 okuma
  • 7 yıl önce
  • Yorum Yok
0 ● 5 0 Oy

Babil kulesi yıkıldı; söze bir yerden başla! Fakat hangi yerden? Bütün diller birbirine dolaştı, hangi yerden! Bir kelimeyi yerden yere vur, bir kelimeyi bağışla! Bir kelimeyi öp, bir kelimeyi seyret, bir kelimeyi ağla! Cebinde beş tüy gezdir kalem yerine; kartal, akbaba, güvercin, tavus ve serçe. Beş kanatla beş ayrı mektup yaz ve söyle; hangi tüyün yazısı daha güzel, hangi tüyle kanatlanıyor ruhun, hangi tüyle kıpır kıpır gölgeler, hangi tüyle ölüme yolculuğun? Hem mektuplar hem posta arabaları ağır. Hem hangi tüyle imzalıyorsun?

Posta arabalarından söz et bana

Kan var bütün kelimelerin altında

Ezop’un şu lânetli dilinden söz et

Kan var bütün kelimelerin altında

Bu taşın altında ne var? Ya bu kelimenin? Batması mukadder bir geminin, yol aldığı gibi kayalıklara. Kölesiyken kahini oldun Babil’in. Ezop, efendine öğret; dil ne lanetli bir şeydir… Dündür, bugündür, gelecektir; hiç ummadığın anda.

Umulmadık bir gün olabilir bugün

Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara

Bir çay söyle yağmurların kokusunda

Kan var bütün kelimelerin altında

Bir çay söyle; akşam kanı olsun! Kıpkırmızı ışığı yüze vursun. Aslan çeksin tırnaklarını, kavga yok bugün. Kan var bütün kelimelerin altında…

İşte durup dururken şurda

Bir yelpaze gibi açıldı sesin

Güzün en gürültülü kanadında

Göğün en ince dalında

Bir yelpaze; bin kuş şakıyor her katında. Bir yelpaze; bin kuyuya bakraç salıp değmiyor suya. Bir yelpaze; göğün en ince dalında; düştü düşecek sonbaharımda… Bir yelpaze gibi açıldı sesin. Kan dalgalanıyor rüzgarında.

Kan var bütün kelimelerin altında

Umulmadık bir gün olabilir bugün

Bir çeşme gibi akabilir cumartesi

Çığlığındaki sessiz harfler

Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında

Umduğumuz nice gün, umulmadık yaralar açtı tenimizde. Belki adalet olur; umulmadık bir günle iyileştiğimizde. Bir çeşme gibi akabilir cumartesi ve götürür kirimizi. Bu bir cumartesi çığlığı belki. Bir çığlıkta nasıl durursa sessiz harfler, öyle durur işte sesinde kelimeler. Öyle durur, çünkü gecenin ağırlığı hâlâ üzerinde. Damarsız akan kan yayılır sözle.

Ne güzel konuşur sokak satıcıları

Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar

Ve çiçekçi kızların göğüsleri

Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından

Kan var bütün kelimelerin altında

Çünkü aşk, şalını örtmüştür şehre. Artık her konuşma güzel, her bulut gölge. Resim flu, şapkalar birbirine karışmış. Bir kalabalık, hepsi bu! Ne önemi var! Her şey masum ve çiçekçi kızlar, kanlı güller taşıyorlar sepetlerinde.

Yaprağını dökecek ağaç yok burda

Ama ışık dökebilir olanca renklerini

Sürekli işbaşındadır belleğin

Tanık şairler arasında

Oyuncu arkadaşlar arasında

Ağaçlar, yapraklarını toplayıp gittiler. Yanlarında meyvelerini ve gölgelerini de götürdüler. Fakat bıraktılar bizi. “Bir gölge bile değilsiniz! ” dediler. Hey tepeler, vadiler, bozkırlar, kayalıklar, ne kadar çıplaksınız! Boşuna heveslenmeyin. Yaprağını dökecek ağaç yok burda! Ağaç yok! Ağaç yok! Ağaç yok! Güneş sen dök o halde renklerini! Güneşsen yak ve biz unutmayalım renklerini.

Yolculuk bir kafiye arayabilir

Atının kuyruğundaki düğümde

Ölüm bir kafiye arayabilir

Ak gömleğinde

Yol bir kafiye arar ve bulur

Dönemeçlerin benzerliğinde

Ben bir kafiye arar ve bulurum sana ait her şeyde. İşte şairlerin gözü önünde, eğildiği dizi önünde, ay kararır yüzü önünde. Ben bir kafiye arar ve bulurum.

At, yola; ölüm, kefene; yol, dönemeçlere sığındığında, anladım:

Kan var bütün kelimelerin altında!

Bir gül al eline söz gelimi

Kan var bütün kelimelerin altında

Beş dakka tut bir aynanın önünde

Sonra kes o aynadan bir tutam

Beyaz bir tülbent içinde

Koy iç cebine

Bütün bir ömür kokar o ayna

Kan var bütün kelimelerin altında.

– Bir gül almak kolay mı? Demek bir gül alayım elime!

– Söz gelimi!

– Demek aynanın önünde tutayım beş dakka!

– Söz gelimi!

– Demek keseyim o aynadan bir tutam!

– Söz gelimi!

– Bir tutam saç gibi beyaz tülbent içinde!

– Söz gelimi!

– Bütün bir ömür boyu cebimde bahar!

– Söz gelimi!

– Söz gelimi göstermez gülü gören aynalar!

Kan var bütün kelimelerin altında

İşte o kandır senin gülüşün

Sızmıştır hayatın derinliklerine

Siyahtır orda kırmızıdır

Daldan dala atlar

Sever çocuklara anlatılan masalları

Bıçak izidir iki dudağın birleştiği çizgi. Kesilen bir hayattır; nardır yani. Işıl ışıl beyaz nar taneleri; saçılır etrafa kandır yani. Ve emer toprak fışkırsın diye hayat, bu gülüşü tutamaz, sağnaktır yani. Emer zindanlarda sultanlar yüzüğünü. Siyahtır, kırmızıdır; ağudur yani. Daldan dala atlar bu ağulu ses; masallara dokunur; avutur yani.

Ama iş savunmaya gelince

Yalnız alevi savunur

Ve güneşin solmaz çekirdeğini

Yalnız doruklarda

İş savunmaya gelince; kış fırtınayı savunur, deniz aysbergi, oysa bahar savunamaz çiçeklerini; hırsız elması savunur, savunamaz elmas alevlerini. Aşk, sen savunursan; yalnız alevi savunursun ve güneşin solmaz çekirdeğini. Aşk, sen savunur musun?

Savunuyorsan teslim olan kim yalnız doruklarda?

Güneş dünyaya yaklaştı …

Umulmadık bir gün olabilir bugün

Kan Var Bütün Kelimelerin Altında

Kan Var Bütün Kelimelerin Altında, Cemal Süreya, 1969.

Meridvenşiir

Mart Nisan 2005

Sayı 2

A. Ali Ural

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir