Ağacın parmağı denizi gösterdiğinde
Yeniden yola çıkmalıyız Kevser
Ele geçirmek için yeniden varlığımızı
Kırık taşlar yıkıntılar altında
Çitler gelincikler çiriş otları arasında
Nasılsa ellerimiz hep yanımızda Kevser
Dudaklarımız topraktan tüten buğu
Ruhumuz biçilmiş tarlalar üstünde.
Köpekler ağıl önünde gündoğumuna bakıyor
Çocuklar sekide güneye. Bırak
Peşin sıra gelsin leopar. Ölü
Toprağı diriltmeye gidelim
Gidelim havalar bozmadan
Bizi köksüz bıraktılar, susuz ve uykusuz
Vardığımız her kıyı gölgesiz ölü ağaç
Yok devinen bir su, yaprak hışırtısı.
İthaka nerede Kevser? Geçerek denizleri
Hangi kıyıya geldik kim bilir?
Bize mermer yıkıntıları bırakıp gittiler
Bize bu taşları, bize bu leylakları bıraktılar
Başarabilecek miyiz Kevser
Yeni bir dünya kurmayı yıkıntılardan?
Yaz! Sınırsız isteklerini yanık köklere
Yaz! Sıkıntımızı, yorgunluğumuzu
Geçit vermeyen denizin dalgalarına
Külrengi gündoğumlarına, meşelere,
Çiğ düşen çimenlere. Korkuyu sil gözlerinden.
Yıllara gömülen acıları çevik parıltılara dönüştür
Suyun, ağacın çevik kıpırdanışlarına.
İnsan yeni şeylere uzanırken Kevser
Elleri boş olmalı ve deniz yöremizde
Uçuşmalı
Bizi yılların acılarıyla bırakıp gittiler
Her gölgeye her ağaca ateş ettiler
Ağaçların tozuna, ayçiçeklerine, rüzgâra.
Şimdi bir kök olsa sürecek, süt olsa
Çocuklar çocuklar çocuklar büyüyecek