—Öğretmen Hamit Aktaş’ın aziz hâtırasına —
Bahar böyle mi öpecekti yüreğinden,
Yağmur böyle mi yağacaktı saçlarına?
Böyle mi donup kalacaktı gözlerindeki gülücükler,
Ezgiler nasıl kilitlendi dudaklarına?
——–Gece vakti vay! …
Saat nasıl durdu, can nasıl karıştı kuşlara
Ve son perde nasıl bitti?
Genç bir meşe gibi sağlamdın, dost ve sevilgen
Toprak mı çağırdı, dostlar mı itti?
——–Yıldızın aktı vay! …
Kara özgürlüğün kancık kılıncı
Hep böyle vurur beyaz zambaklara, nilüferlere
Sürgün çiçeğiydin ama boynun bükülmezdi
İmanın tam’dı kadere
——– Acın yaktı vay! …
Bu düzen, Bizans keşişlerinin çorlu düzeni
Hamitlere karşı acımazsızdır, Hamit
Sen tekbirlerle, salavatlarla yürüdün toprağına
Gönlümdeki künyede adın: Şehit,
——–Kanın sıcaktı vay! …
Acı bir frenin ödülü ölüm
Sıla yollarında kan yankılı bir düş
Bütün tomurcuklar terliyor şimdi
Mevsim kat kat acılara bürünmüş
——–Saplanan bıçaktı vay! …
Kuşluk vakti oldu, sen hâlâ uyuyorsun
Mermer bir masanın üstünde çırıl – çıplak
Bulutlar geçiyor ağır ağır güneşin önünden
Kemiği kazıyor bıçak
——–Şimşekler çaktı vay! …
Bahar böyle mi öpecekti yüreğinden,
Yağmur, böyle mi yağacaktı saçlarına?
Kalem nasıl düştü elinden
Ezgiler nasıl kilitlendi dudaklarına?
——–Gece vakti vay!
Bahaeddin KARAKOÇ (Kar Sesi- Ocak Yay. Ankara – 1983)