gecenin terli etinde
hayat, o ağır yele
savuruyor hiçliğin tozlarını
çınlayan reklam ışıklarına
demirli gölgelere
afişler kımıldıyor yorgun caddede
bir kahkaha, ipekten bir çekiçle
kırıyor taş aynasını
zamanın
rüzgâr kristalleri
dağılıyor gecenin ellerinde
dans ederek geçiyor şenlik alayı
ışıldayan altın külçeler gibi
gecenin buz tutmuş gözlerinde
parıldıyor
yalnız bir atın sessiz yaşları
hayat, o ağır yele
uçuşuyor
yıldızların sönmüş nefeslerinde
yaşlı bir at ölüyor
seğiren karlar üstünde
yaşlı bir at ölüyor
minicik bir yıldız gibi doğan bir at
bakıyor dünyaya soruların içinden
inleyen karlar üstünde
tanrılar ve adamlar görmüyor onu
zıplıyorlar gecenin neşeli güneşinde
bir geliyor bir gidiyor ışıklar
ürperen karlar üstünde
bir leke gibi duruyor at caddede
uçacak bir tüy gibi ağır ve ince
hayatın kıyıları uzaklaşıyor
soluyor kar çiçekleri yüzünde
dans ederek geçiyor şenlik alayı
kahkaha
çığlık
at
çöp yığını
hiç
gömülüyor
kalplerin çürüyen gecesine