Bizdeki tosunun hali pür melal
Dilin kemiği yok, söz ona mubah
Sırtında turası, elinde hilal
Mereği boşaltır, dilinde ah ah
Bulmuş ya fırsatı şişer ha şişer
Kimine çemkirir, kimine güler,
Eşinir, danalar peşine düşer
Etrafı kirletir, ata diş biler
Evvelki ihanet, bugünkü inkâr
Hangi dua ile kapanır sence…
Bu hangi komutan, bu hangi hünkâr
El âleme lütuf yazdığı günce
Gönül küstü, ehli dile “hım” dedi
Kederinin vergisine zam geldi
Memlekette Firavunlar türedi
Sevinç gitti, tasa geldi, gam geldi
Yolu aşmaz, karlı dağlar garibin
Yürümezse donar, yürüse şişer
Aldığı iki yüz, ödediği bin
Her yol yar başından boşluğa düşer
Gece gündüz içindeki sessizlik
Istırabı yüreklere yazılır
Boyunları büker açlık, işsizlik
Garibanlar küreklere yazılır.
Yol yolcunun, yolcu aklın sakini
Denilen “her sözü lop diye yutar”
Kayıp etmiş adımının tekini
Kinini öç ile müsavi tutar!
Yol ki, yolcusunda dili hapseder
Fikri idrak etmez, dimağı aşmaz
Kulların hukuku kulu gasp eder
Hakkın adaleti ebedi şaşmaz.