Kuşlar özgürlüğü kanatlarıyla yazarlar
Göklerin serin mavisine
Özgürlük biraz benzer
Güllerin çocuk yüzlü durgun güzelliğine
Özgürlük biraz benzer
Denizlerin ufuklarda başlayan bitmezliğine
Beyazlara çizilen yorgunluk
Silinir martıların korku veren sesinde
Ne varsa göklerde var
Ovalardan ufuklara kadar
Ne varsa gözlerinde
Yaşam güçtür
Hele benim gibi biri için yusufcuk
Acılarda bir ölüp bir dirilen
Sevinçlerde hep yalnız
Biri için yaşam güçtür yusufcuk
Suçlu duydum kendimi
Benden uzak birşeyleri özlerken
Bir düşün neydi bana ayrılan
Yalnızca dar çizilmiş yollarda
Sağına soluna bakmadan yürümek
Ben ki taşardım hep
Çılgın seller gibi kendi dışıma
Güç dönemeçleri döndüm soluk soluğa
Aşksa aşk sevgiyse sevgi
Ömür boyu kınandım
Hep korku hep tedirginlik
Önümde hep kurallar
Yazık başkaları gibi olamadım
Çok hırpalandım dağıldım yusufcuk
Yusufcuk yusufcuk yusufcuk
Aşkı kimi açaık açık yaşadı
Kimi de düşündü sessiz sessiz
Birileri de kitaplar yazdı
Yazmasa daha iyiydi çünkü bir yüzü
Canavarlar kadar korkunçtur aşkın
Onu rahat odalarda çay içerken
Ona buna anlatanlara bakma
Aşk her zaman üçüncü kişilere kapalı
Aşk her zaman yedi kat yerin altı
Cehennemin dibinde kor çeşmesi
Değdiği yeri yakması o yüzden
Gücü bitti mi soğur buz keser
Sokağa atsan kimse almaz
Aşktan başka ne beklenir ki aşktan
Bazı çok güzel aşklar da var
Dersin bunu benim için biçmişler
Benim kapım öyle şeye kapalı
Ben kanımdan canımdan veririm
Kimi aşkın koltuğuna kurulur
Leblebi çekirdek yer
Kimi de benim gibi
Gece gündüz dolaşır sokakları
Akşamın binbir rengi
Deli bir tekne olur yüreğimde
Nerede gül beyazı balıklarım
Deli bir tekne olur yüreğimde
Bütün yaşadıklarım
Ve bütün yaşamadıklarım
Alır başını açılır
Kuşlar gibi ne varsa içimde
Yasalarını bile duymadığım
Alır götürür beni
Adını ve yerini bilmediğim
Uzaklara bırakır
Bir akşam vakti sana sarılışım
Deli bir tekne olur yüreğimde
Haydi gidiyoruz der
Derken buluşur dudaklarımız
Birden papatyalar açar içimde
Kimseyi aramıyorum kapandım kendime
Kimse de artık beni aramasın
Koşa koşa gelen yazı denizi
Her duyguyu her düşünceyi
Tek başıma yaşarım
Birilerini aradım kapılarını çaldım
Yıllarca belki de yüzyıllarca
Anlatmak istedim kendimi birilerine
Neye yaradı bunca yakınlığım
Sandılar ki onlar olmadan
Taşıyamam kendimi bir yerden bir yere
Oysa benim tek amacım şuydu
Birlikte gidelim güzelliklere
Yüreğim uyuyan dalgalar gibi durgun
Kafam tam anlamında bir kaçak
Ben kimselerin anmadığı adam
Yüzyıl yaşamış gibi yorgun
Daha dün doğmuş gibi çocuk
Müzelerden çıkarıp
Denizlere sürelim kalyonları
Öleceklerse denizlerde ölsünler…
Kafeslerden ormanlara
Salalım aslanları
Göğü silkeleyelim yağdıralım
Altın yıldızları, gümüş ayları
Öleceksek insan gibi ölelim
Gelecekse getirelim yazları
Neden özenle saklamak
Kurşun geçirmez yalnızlıkları
Neyi kaçırıyoruz kimden,
Neden yalnız bizimdir sanıyoruz
Boydan boya uzayan sokakları
Neden kırık bir çıkrık gibi içimiz
Dönüyor döndükçe kapanıyor kendine
Öleceksek insan gibi ölelim
Gelecekse getirelim yazları…
Bir mavide birden değişmek olur
Bakışın bakışıma vurunca
Ölüp denizlere karışmak olur
Bakışın bakışımdan yorulunca
Daha beyaz sabahlar var
Alıp gitme bütün gülüşlerimi
Götürme düşlerimi
Sardunyalar güllere dokununca
(Sinsi zehirler tatlı
Senin her şeyin güneş)
Gelip ışığında ısınıyorum
Yaşamak ölüm gibi koyulunca
Benim bin canla sevip bin özlemle andığım
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanı budur
Giderken gölgelerini verirler suya
Güz akşamları dal kıpırdamazken
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim
Güzelliğini burada ince ince aratma
Bir kıyıya bir gün inen fırtına
Gibi birdenbire bir şeyler bırak
Bir şeyleri soğut bir şeyleri yak
Dağıt bir şeyleri bir şeyleri kur
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim
Sonsuza uzanan sevinç güzele vurgun tasa
En az bin yılda arayıp bulduğum
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma
Papatyadır elinde
Yazla yeşeren sıra dağlar.
Bir şarkıdır dilinde
Günden güne seni saran sonbahar….
Bir umuttur güldüğün,
Bir tutkudur sokaklar
Her gün seni çağırır,
Der ki;
Sokaklardan geçmesen hayal olur uzaklar…
Ben senin şarkınım der,
Beni her gün başka söyle.
Bazen biraz tutkulu, bazen acılı biraz
İçinde sarı güller bulunsun……
Ben bir yolum, sen de benim yolcumsun.
Sakın geçme benden inanmayarak.
Sen benim savaşçımsın, gözü pek çocuğumsun
Sen güzelsin, en güzel.
Denizlerden daha güzel,
En güzel çiçeklerden ve seslerden.
En güzel denizlerden…..
Seni sevmek mor denizlerdi biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek mevsimler içinde en güzel yaz
Seni sevmek yaşamın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerinde biraz akşam
Seni sevmek çocukların düşlerinde gördüğü
Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere
Kim bulacak cam kırığı gözlerinde sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi
Çok zaman geçmiş aradan,
Nasıl kaçırmışız güzel yazları,
Bazı akşamlar hiç olmamış,
Nereye gidiyoruz demeden,
Yokuş aşağı salmışız atları.
Öylesine akıp gitmiş sular,
Rüzgarlar esmiş, duymamışız.
Gündelik şeyler gibi yaşamışız aşkları,
Sonra kendimizi sakınmak için,
Yükselttikçe yükseltmişiz duvarları.
Sevinçleri ertelemişiz en kötüsü,
Sevgileri anlatmaya dilimiz varmamış,
Sonsuz bir yarına inanmışız belki de,
Elmayı dalından koparmaya üşenmişiz,
Nasıl boşa harcamışız zamanları…
Otur da konuşalım
Gelmeyen bahardan
Sıcak uzun yazlardan
Yeşil rüzgârlardan
İki çift söz edelim
Otur da konuşalım
Olmadık mutluluklar biçip
Olmadık zamanlardan
İçimizde anlatılamayanı
Yarım kalan sevinci
Otur da konuşalım
Bu şehir kurtlar şehridir
Büyük korkaklar şehridir
Kuşkular kuyusudur
Açlık deliliğidir
Otur Ahmet kardeşim
Otur da konuşalım