Gönül arınır, bütün düşüncelerden,
Dağılır fikirler, hallaç pamuğu gibi.
Gönülde saklanan gizli hazine,
Vakti gelince gider kendi yerine.
Dökünce içimi, boş olur gönlüm,
Edemem hiç birini tahkik ve tahlil.
Bâzıları o zaman bana kızıyorlar,
“Niye yazmıyorsun hiçbirşey, diyorlar.
“Vaktim yok, diyorum onlara, Zaman
bulamıyorum yazmağa. Nasıl ki,
cüzdanınızın dibinde, Bilirsiniz
olmadığını bir korusun bile,
Dilencilere dersiniz “Bende bozuk yok
işte böylece ben de derim: “Vakit yok!
Görüyor musunuz dostlarım, güz geldi dışarıda?
Çok sürmez, gelir ak donlu kış da.
Gitmeye başladı buradan şimdi kuşlar,
Onlar bizden uzak yerlerde kışlar.
Zaferan misali sarardı orman,
Ekinciler de ekinlerini biçtiler.
Tam takır kaldı, Tatar başı gibi kır;
Azık arar, uçar turgay da pır pır.
Çıkıp baş kaldırır, sahrada çim,
Yeşil kadife gibi parlar pırıl pırıl.
Güneş parlaklığını azalttı iyice;
Ne yazık, bastı karanlık, gitti aydınlık.
Kulağı uğuldatır şimdi soğuk yel,
Dolar içe, üfler, körük gibi yel.
Ne derseniz deyin, gönülsüzdür güz, gönülsüz;
Çiçeksiz güz, çimensiz hem de gülsüz.
Mezarltğa benzedi kırlar,
Çimensiz kaldı düzler ovalar.
Ölseydim ben altı aydır,
Eriyip bir uyuklasaydım tereyağı gibi
Öylece uyuyup, bahar gelince uyansam,
Kalkıp, yeşilliklerde otursam,
Mesut olurdum o zaman, pek mesut,
Olurdum padişah, bahtlı ve tahttı.
Ayrılıp gitsem de senden, ömrümün tanında ben,
Ey Kazan ötesi! Sana döndüm daha çok severek ben.
O tanıdık kırlar, alanlar çekti evvela hissimi,
Cezbedince, bırakmadı, geri getirdi sonunda cismimi.
Sıksa da, sende yetimlikler, fakirlikler beni,
Ayırsa da akranlarımdan horluk ve kötülükler beni,
Geçti artık o zamanlar, uçtu şu kuş gibi;
Düşünüyorum, o günler, gördüğüm bir düş gibi.
Çarpsa da dalgaların, hiç almadı, boğmadı,
Sardı her tarafımı alev, yakmadı, kavurmadı.
Bu sebeple anladım ki, ey doğduğum yer, senin,.v,
Cana yakınmış dalgaların ve alevlerin!
Ne kadar güzelmiş, deren, çeşmen, kırın,
Yolların, sokağın, evin, ot yığının, ambarın;
Dört mevsimin, baharın, güzün, yaz ve kış günün;
Bütün, bütün ak şalvarın, kendir, çarık, çorabın!
Ve çobanın, köpeklerin, öküz, sığır, keçilerin;
İyidir bütün kötülerin, vardır bence, yokların.
Yaz yazı, ancak özenme hiç, şöhrete sen;
Pek sarınma, hemen yırtılacak, çula sen.
Kazanamasam şöhret, hissedemezler deme gönlündekini,
Büyük pencere var, diye düşün, dünyaya açılan göğsünde
Ol güzeller şâhına medh ü senâ olsun dérin
Pâdişâhuma efendüme du‘â olsun dérin
Bir selâm içün yoluñ ögmekde ‘ışk olsun baña
Merhabâsuzlarda saña merhabâ olsun dérin
Haste göñlüm bir yana zârî kılur ben bir yana
Yâ beni öldür yâ hâlüm bir yana olsun dérin
Nemden éncindüñ benüm éki gözüm nemden ki ben
Haste çeşmüñ her ne dérse hôş ola olsun dérin
Kulları hâlin yazup ol pâdişâh-ı hüsne ben
Hem du‘â vü hem senâ hem merhabâ olsun dérin
Sayru olan ÂHÎ çün sağ istemezmiş kimseyi
Anuñ içün cümle ‘âlem mübtelâ olsun dérin
Câme-i sebz ile bir serv-i bülendüm var benüm
Serv gibi sebze-pûş olmış efendüm var benüm
Bu dil-i âvâre bir yérden ékisini sever
Çifte öksüzler dakınmış bir levendüm var benüm
Zülfi ile kaşları tâkında cân asılmağa
Dûd-ı dilden kara ibrîşim kemendüm var benüm
Kıl kalemlerle yazarlar safha-i defterlere
Kâkül-i dil-berde birkaç dürlü bendüm var benüm
Nakş olup sînem nişân-ı zahmı seng-i yârda
Levh-i zerrîn üzre hatt-ı lâciverdüm var benüm
Gülşen-i tab‘ından ÂHÎ’nüñ saña éy ğonca-leb
Gül gibi bir tâze şi‘r-i dil-pesendüm var benüm
Gerçi kim bülbül sever her dem gülüñ bir tâzesin
Sen baña éy ğonca-leb her berg-i gülden tâzesin
Bülbül-i şûrîdenüñ gûş eylemezsin nâlesin
Éy gül-i ter diñlemezsin bülbülüñ âvâzesin
Bir büt-i sengîn-dilüñ ‘ışkında cân vérdi déyü
Kabrümüñ üstindeki mermerde ‘ömrüm yazasın
Her gedânuñ kaddine geydürme ‘ışkuñ câmesin
Kim bu zîbâ hil‘atüñ bozduñ hemân endâzesin
Érmez ol mâhuñ kulağına fiğânum ÂHÎ’ya
Gerçi âhum iñledür çarhuñ der ü dervâzesin
Evvel cihânda la‘net aña kim güzel seve
Koca sakallu cilf kekez mübtezel seve
Lâyık mıdur ki sen sevesin el kuça müdâm
Dil-ber odur ki sen kuçasın dâyim el seve
Sevmek hatâ imiş sevicek bârî bir kişi
Dünyâda seve bir sanem-i bî-bedel seve
Şol nâzenîni sev ki niyâz ehlin isteye
Âvâz ‘âşıkı ola şi‘r ü ğazel seve
Kat‘-ı ‘alâka eyle cihândan sen ÂHİ’yâ
Şol hîz-i bî-temîzi ko mekr ü hiyel seve
Câme-i sebz ile bir serv-i bülendüm var édi
Sâyesinde şâh édüm bir beg efendüm var édi
Uçdı elden altun üsküflü güzel şâhin gibi
Bir kebûter sînelü şehbâz efendüm var édi
Dâmenümde besledüm kendüm ciger gûşem gibi
Eşk dérler bir delükanlu levendüm var édi
N’édelüm irgürmedüñ canbâz-ı cânı zülfüñe
Kıl kalemle yazacak bir ince bendüm var édi
Éy baña Tañrı selâmın vérmeyen bir vakt ola
Déyesin ÂHÎ gibi bir derdmendüm var édi
Andan berü kim basduñ ayağuñ yüzüm üzre
Nakş oldı na‘alçeñ yéri éki gözüm üzre
Tâ haşra degin sebz-i mahabbet vére hâküm
Saçın çözüp ağlarsa bulutlar tozum üzre
‘Aynumda degül kühl-i Sıfâhân benüm ammâ
İzüñ tozınuñ minneti éki gözüm üzre
Kanlu yaşumı deftere yazmak diledükçe
Kanlar saçılur şevk-i kalemden cüzüm üzre
Ben bir baş açuk Rûmili abdâlıyam ÂHÎ
Yokdur dönüşüm cân vérürem bu sözüm üzre
Göklere çıkar édi hasret ile âteş-i âh
Mihr-i bürc-i şeref olmasa édi ‘Abdu ’llâh
Zülf-i ‘anber-şikenüñ hasreti ile ölsem
Kabrüm üzre yetişür kâh-sıfat mihr giyâh
Sıdkumuñ da‘vîsine ‘ışkuñ yolında dôstum
Eşk-i çeşmümle olupdur çihre-i zerdüm güvâh
Mihr ile mâhuñ yüzine bakmayam Tañrı hakı
Bir göz ucıyla éder iseñ baña gâhî nigâh
Néce görünsin felek tâkında éy meh âfitâb
Âteş-i âhumla odlara yanupdur subhgâh
Mihr-i ruhsâruñdan éy meh-rû yanardum hecrden
Sâye-i zülf-i siyâhuñ olmasa baña penâh
ÂHÎ hâk olur ise ger âteş-i hecrân ile
Ehl-i diller yazalar merkadine tâbe serâh
Sayd olupdur murğ-ı dil bir gözleri şehbâz ile
Altun üsküfli kara gözli güzel şehbâz ile
Hemdemüm geh sûz u ‘ışk gâh sâz u nâledür
Hurrem ol dem kim geçer ‘âlemde sûz u sâz ile
Yâ asılur yâ basılur yâ keserler başını
Kimse çıkmaz başa ol zülf-i kemend-endâz ile
Nâme-i devletde ÂHÎ yâd ola tâ haşra dek
Dôstluk mecmû‘asında adumuz ger yazıla